“Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir…”
Kalemini sadece İslam âleminin ve Müslümanların ruhsal ve zihinsel anlamda dirilmesi için oynatan ve ömrünü bu yola adayan diriliş şairi, mütefekkir Sezai Karakoç örnek bir hayat, sağlam bir fikir örgüsü ve büyük bir edebi miras geride bırakarak dünya sürgününü tamamlayıp rahmet-i Rahmana kavuştu. Bir ömür uğrunda mücadele verdiği diriliş fikriyatını da "Biz diriliş erleri, son peygamberin sancağı altına sığınıyoruz. Bu sancağın yere düşmemesi görevimizdir, varoluş hikmetimizdir." sözleri ile açıklıyordu. Geride bıraktığı edebi miraslar içinde en kıymetli eserlerinden olan ve diriliş fikriyatını açıkladığı Diriliş Neslinin Amentüsü kitabından bazı alıntıları sizler için derledik. Üstad Sezai Karakoç’a tekrardan Allah’tan rahmet diliyoruz.
- Kendimin bir diriliş eri olduğuma inanıyorum. Bir 'diriliş cephesi' bulunduğuna ve kendimin de o cephede bir savaş adamı olduğuma, olmam gerektiğine inanıyorum. Bu nasıl bir savaştır? Topla, tüfekle, bombayla, molotof kokteyli veya füze, nükleer silah veya gazla yapılan savaş olmaktan önce ve öte, bir ruh savaşıdır. Ruhlar arasında olan bir savaştır. Bu savaşlarda bedenlerden, maddî vücutlardan önce ruhlar, mânevi vücutlar, yani varoluşlar düşer, tutsak olur, yenilgiye uğrar. Ya da tersine düşürür, tutsak eder, yenilgiye uğratır. Bu bir zihniyet savaşıdır. Karayla akın savaşıdır.
- Ruh, sürekli olarak, Allah'ı bilme, Allah huzurunda olma savaşı içinde olacaktır. Buna engel olmaya çalışan benlik içi veya ben ötesi bütün yâd varlıklarla savaşacaktır sürekli olarak ruh. Diriliş, ruhun açtığı bu sürekli savaşı sürdürme ve bu savaştan sürekli olarak başarılı çıkmak demektir.
- İslam sana, et, kemik, deri, hatta ciğer, ilik, kalp, beyin olacak, hatta zekâ, zihin ve ruh olacaktır.
- Allah'a inanıyorum. Ben bir diriliş işçisiyim. Allah kentinin işçisiyim. Allah'ın övdüğü, beğendiği İslam toplumunu ören, toplumun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öte övüncüm olamaz.
- Bir gün gelecek, yine İslam milleti, bilinçlenecektir. Nerelerden nerelere geldiğini öğrenecek ve bu onu uyandıracaktır. Buna en büyük bir inançla inanıyorum.
- Allah'a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsan boynuna zincir atan, takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak Allah kurtarır. Yani insanı ancak Allah özgür kılar.
- İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.
- Benim inandığım İslam ülküsü, tarihi Hazreti Peygamberle başlatmaz. İlk insandan başlar hakikat tarihi, yani hakikatin bilinişi. Hazreti Peygamberle en yüksek, en son, en mükemmel gelişme noktasına ulaşır; kıyamete kadar, yani, insanın bu dünya hayatı son buluncaya kadar da sürecektir.
- Ekonomi, toplum varlığının temel sebebi değil, görüntülerinden biridir. Temel faktör, inançtır.
- Kelimelerin dış anlamlarına saplanıp kalmamaya çalışmak bana ve diriliş nesli kardeşlerime düşen bir disiplin borcudur. Peşin hükümlere savaş açmanın ve zahire saplanıp kalmamanın doğal sonucudur bu.
- Dünya kavgasına, dünya için ve dünya adına değil, Allah için katılma. Kavgaya, ebedî barış için katılma.
- Müslüman, kendini Müslüman bilmekle veya saymakla Müslüman olamaz. Müslümanlığı bir varoluş haline getirmek borcundadır. Oluştan varoluşa geçmek, bu geçişi sürekli olarak geliştirmek ve verimlendirmek, bu varoluşun şuur sorumluluğuyla dolup taşmak kaygısını taşımalıdır o.
- Ben, iman haykıran, sessizliğinde iman çınlayan şehirlerin mimarı olmalıyım. Müslüman olmak, bana bu görevi yüklüyor.
- Düşünmeyi buyuran Kur'an'dır. Tarihten tabiata, soyuttan somuta gözlemleyiş, inceleme, araştırma, düşünme, öğrenme Allah buyruğudur.