Söz&Kalem Dergisi - Vuslat Şen
Tüm eksikliklerden münezzeh, en güzel isim ve sıfatların sahibi olan Allah Teâlâ’ya hamd ve senalar olsun.
Bir önceki yazı dizimizde; tesettürün, Müslüman bir kadın için Kur’an ve Sünnet ışığında bizlere nasıl aktarıldığını ayet ve hadislere değinerek anlatmıştık. Bu yazı dizimizde ise, Müslüman bir kadının, tesettür anlayışı nasıl olmalıdır? Müslüman bir kadının, tesettüre bürünmesinin amaçları nelerdir? gibi konuları temas edeceğiz.
A-) Müslüman bir kadının tesettür anlayışı nasıl olmalıdır?
Günümüzde tesettürün modayla birlikte anılması, moda üzerinden şekillendirilmeye çalışılması kabul edilemez bir kusurdur. Dar kıyafetler, bedene yapışan elbiseler, kısa örtüler, ziynetlerin sergilenmesi, makyaj, süslenme vb. oysaki tesettür bir moda değildir. Hicretin 5. Yılında farz kılınan o dönemin Müslümanlarının ve onlardan sonra gelen diğer Müslümanların işitip itaat ettikleri bir emirdir. O vitrinleri süsleyen bir giyinme şekli değil, dışarıdan bakılınca cazibeli olmayan, dikkat çekmeyen bir örtünmedir. Bir Pazar ya da sermaye kazandıran bir ticaret malı da değildir. Hakkıyla yapıldığı takdirde cennete götüren ameldir.
İslam’da tesettürün bir ölçüsü ve standardı vardır. Ne sadece bir başörtüdür ne de örfe dayalı bir giyim-kuşamdır ve ne de birilerinin güdümünde şekillenen bir tarz/tasarımdır. Günümüzde yozlaşan bazı anlayış ve uygulamalarla Allah’ın farz kıldığı tesettürde bozulmalar yaşanmaktadır. Zira tesettürde ciddi anlamda yozlaşma ve takva elbiselerine uygun olmayan haller görünmektedir. Tesettürde doğru bildiğimiz yanlışlarımız, hatalı olan davranışlarımız, tesettürün anlamından, faziletinden uzak düşen hallerimiz ciddi bir sıkıntıdır. Tesettürün sadece başörtüsü olarak algılanması, modaya ve geleneklere takılan örtünme ve tesettürün özüne uymayan davranışlar bu konuda Kur’an ve Sünnetten uzaklaştığımızın açık işaretleridir. Bu nedenle İslam’da tesettür konusunu, Kur’an ve Sünnet üzerinden yeniden gündeme alma, Kur’an ve Sünnet rehberliğinde tesettür anlayışımızı şekillendirmemiz elzem olacaktır.
Tesettür, Allah’ın emrettiği bir farzdır. Tıpkı kıldığımız namazlar gibi, tuttuğumuz oruçlar, verdiğimiz zekâtlar gibi. Tesettürün uygulamaları hakkında yasa koyucu Kur’an ve Sünnettir. Müslüman bir kadına yakışan bu hüküm ve uygulamaları bilerek, buna uygun davranarak bu farzı yerine getirmeleri ve bunun sevabını kazanmaya çalışmalarıdır. Tesettürün ilk olarak farz kılındığı zamanlara dönüp bakmak, Müslümanların bu konudaki anlayış ve tavırlarına göz atmak, tesettürün yerine getirilmesi noktasında bir önceki yazı dizimizde hanım sahabelerden başörtüsü ayetleri ilk indiğinde elbise, etek, perde ne varsa onları kesip başlarına örtü yapmışlardı diye konuya değinmiştik. “Acaba bu bana yakışır mı, hala daha vaktimiz var, daha genciz biraz daha bekleyelim, şöyle yapalım, böyle yapalım, yetmez üzerine geleneklerimize de uyan yeni formlar ekleyelim, vs.” demeden Allah’ın emirlerine sarılmışlardı.
Asrın mübarek hanımları ayetleri sorgulamadan, sorun haline getirmeden, içtenlikle yerine getirilmiş, giyilen elbiseler, örtüler takva elbisesi halini almıştı. Dıştan elbiseler bedene sarılırken içten takvalı davranışlarla (gözü zinadan koruma, harama bakmama, iffeti muhafaza etme gibi) tesettür ayetleri itina ile uygulanmıştı. Onlar, Kur’an ve Sünnetle bu mevzuya hâkim olmuşlardı. Onlar, güzelliği bedende, elbisede aramamışlar, kendilerini başkalarına değil, Allah’a beğendirmeye çalışmışlardı. Onlara göre tesettür bir elbiseden daha kıymetli; örften, gelenekten, modadan daha etkili, kadına hakiki kimliğini, şahsiyetini ve itibarını kazandıran hikmetli bir emirdir. O gün de bugün de Kur’an ve Sünnete uyan tesettür, içte ve dışta takvayı önemseyen, İslam’ın manevi yönünü yansıtan bir tesettürdür. Böyle bilmek, böyle anlamak, böyle yapmak işin en doğrusudur. Gerisi kendimizi kandırmaca, sevap işliyoruz derken günaha sürüklenmedir.
B-) Müslüman bir kadının, tesettüre bürünmesinin amaçları nelerdir?
Gelin bu sorumuzu Kur’an-ı Kerim’e takdim edelim:
1- Takva elbisesine bürünmek. (El-Araf 7/26.)
2- Edep yerlerini gizlemek. (El-Araf 7/26.)
3- Şeytan ve taraftarlarının saldırılarına karşı tedbirli olmak. (El-Araf 7/27.)
4- Gözleri harama bakmaktan sakındırmak. (El-Nur 24/30-31.)
5- Namus ve iffeti korumak. (El-Nur 24/30-31-,61.)
6- Ziyneti teşhir etmemek. (El-Nur24/31,61.)
7- Yüce Allah’a yönelmek. (El-Nur 24/31.)
8- Tertemiz arınmak. (El-Ahzab 33/33.)
9- Yüce Allah’ın emrine itaat etmek. (El-Ahzab 33/59.)
10- Tanınmak ve sözlü ya da fiili tacize uğratılmamak. (El-Ahzab 33/59.)
Tesettürün şekli ve rengi yoktur; fakat sınırları, Allah Teâlâ tarafından net çizgilerle belirlenmiştir. İnanan Müslüman kadınların bu sınırlara riayet etmesi ise imanlarımızın göstergesidir. Müslüman bir kadının tesettüre bürünmesinin diğer bir amacıda Muhammed es-Sabuni’nin, Reaviul Beyan tefsirindeki açıklamasına bakalım:
1-Örtü, bütün vücudu örtmelidir.
2-Örtü, alttaki elbiseyi gösterecek kadar ince olmamalıdır.
3-Örtünün kendisi bir ziynet (aşırı süs) olmamalıdır.
4-Örtü, vücudun hatlarını belli edecek ve fitneye sebep olacak kadar dar olmamalı aksine geniş olmalıdır.
5-Örtüden güzel koku gelmemelidir. Çünkü güzel koku, erkekleri etki altında bırakmaktadır. Bu hususta Hz. Peygamber, “Harama bakan göz zina etmiştir.” Güzel koku sürünerek erkeklerin arasına çıkan kadın da.” 1 buyurarak buna dikkat çekmiştir.
6-Kadın ne erkek elbisesi giymeli, ne de giydiği elbise erkek elbisesine benzemelidir. Zira Ebu Hureyre, Hz. Peygamberin, “Kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lanet ettiğini” 2 bildirmektedir. Yine Hz. Peygamber “Kadınlardan erkeklere benzeyenler, erkeklerden kadınlara benzeyenler bizden değildir.”3 demek sureti ile konunun önemini vurgulamaktadır.
(1Tirmizi, Edep.
2Buhari, Ebu Davud, Libas
3Buhari, Libas, 62)