Âdem’in çocuklarının gizlemesi gereken ne çok şey var. Ne çok hata yapıyor ne de çok acele ediyoruz.
Hatta hayırlı olan istediğimiz değilse diye istediğimizin hayırlı olmasını dileyecek kadar haddimizi aşıyoruz. Biz, Âdem’in çocukları, daha kendimizi bulamadan sattık kendimizi dünyaya. Zübde-i Âlem dedik ama harcadık yok pahasına. Şimdiyse kar yağıyor. Kış... Ama daha kıyamet değil. Örtüyor her şeyi kar, unutturuyor. Bu karanlık dünyanın en beyaz dönemi başlıyor.
İnsan, nisyandan gelir derler. Nisyan unutmak. Nisyan, insan zihninin beyaz örtüsü. Şimdi, ne çok ihtiyaç var örtmeye, örtülmeye ve unutmaya. Örtmeye muhtacız, dostların utandıran günahlarını. Örtülmeye muhtaç, dilden kaçan gönülleri acıtan kelimelerimiz. Unutmaya ihtiyacımız var yaptığımız iyilikleri. Şimdiyse neyi unutmamız gerektiğini unuttuk gibi. Düzeltmediğimiz hataları geçmiş diyerek bırakırken, yaptığımız iyilikleri anlatmaktan geri durmuyoruz. Günahlar geçmişte kaldı da iyilikler gelecekten mi geliyor?
Dostların günahlarını örtmektense ayyuka çıkarmak moda oldu. Kendi takvamızın keten elbisesi var mı ki başkasının abası eskimiş diye ilan ediyoruz. Ya da Allah bizi affetti de başkalarının günahlarının tespiti için mi görevlendirdi bizi? Yoksa Settar isminin bizde tecelli etmesine ihtiyacımız mı kalmadı?
Şimdi ise kar yağıyor. Kış… Ama daha kıyamet değil. Yanlış şeyleri unutuyor, yanlış şeyleri örtüyor, yanlış şeylerin örtülmesini istiyoruz.
Kıyamet olmadan kar olmasını bilmenin, temiz kalmanın, güzel örtmenin, içimizdeki baharı bu kışın ardından diriltmenin hayaliyle yanıp tutuşan her bireyin duasında ve Adn cennetlerinde buluşma dileğiyle... Vesselam
Söz&Kalem - Sabahattin KEMAL