Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar. Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.
Çağ ve İlham 1 / Sezai Karakoç
İslam; fabrika, laboratuvar, atölye ve üniversite ile cami arasını asla ayırmaz. Bu nedenle Müslümanın bunlardan birine girdiğinde veya orada çalıştığında, “bu dünya içindir” camiye girdiğinde de “bu ahiret içindir”, şeklindeki bir düalizmini tasvip etmez. İnsan, iyi niyetiyle hayatının tamamını ibadete, tüm yeryüzünü de mabede çevirebilir. Kötü niyet camiyi mabet olmaktan çıkardığı gibi, iyi niyet de tüm zeminleri mabet kılar.
Ulemanın Gücü / Abdülcelil Candan
Günlerden bir gün yaşlı bir kadın Ebu Hanife ile karşılaşır. Kadın ona, 'ya imam, duyduğuma göre sabah namazını yatsı abdestiyle kılıyormuşsun. Doğru mu?' diye sormuştur. Ebu Hanife tebessüm etmiş, kadını cevapsız bırakmıştı. Ama o günden sonra sabah namazını yatsı abdestiyle kılmıştır. Yani geceleri hiç uyumamış, sabaha kadar ibadetle meşgul olmuştur.
Ölüme Gülümseyen Adam / Sadullah Aydın
Kadın için süs, fıtratına uygundur ve helaldir.
Her kadın güzel olmaya ve güzel görünmeye meraklıdır. Süs asırdan asıra değişse de fıtratın esası birdir. Güzel olma ve güzelliği tamamlayarak bunu erkeklerin gözleri önüne serme arzusu…
İslâm bu fıtrî arzunun karşısında değildir. Ancak bunu düzene sokmak ister ve buna tek erkek için verir. Bu erkek onun hayat arkadaşıdır…
Kur'an'ın Gölgesinde Kadın / Seyyid Kutub
Şuur, varoluş ehramının zirve noktasıydı. Oraya ulaşanlar her ameli, sadece Allah bilsin diye yapmaktaydı. Şuur, hem gözü kara, hem de o nispette strateji sahibi olmayı gerektiriyordu. Bu yüzden Sahabe ne hicrette, ne de müdafaa savaşlarında tehlikenin büyüklüğüne ve kazanıp kaybetmeye bakmadan mevziinde durdu.
Büyük Doğu Çağına Doğru / İhsan Şenocak
Ayakta durabilmek, hayatta kalabilmek ancak sahih, vasıflı bir kimlik inşası ile mümkündür. Ve ancak ilkeli, donanımlı bir kimlik örgüsünü gerçekleştirebilenler etkili ve geliştirici bir mücadele örnekliği ortaya koyabilirler.
Düşünce ve Eylem / Rıdvan Kaya
Bir iz bırakmalı sürekli Müslüman. Ailesi içinde eşinde ve çocuklarında… Çalıştığı iş yerinde, akraba ve arkadaşlarında ve toplum insanlarının zihninde hal ve tavırlarıyla hep güzel bir iz bırakmalı. İnsanlar bize bakarak İslam’a özenmeli. Topluma alenen işlenen ayıplar tüm İslam fertlerine mal olur düşüncesiyle hep temkinli olmalı ve bu minval üzere terbiye etmeli nefsini.
Kudüs'te Kanlı Bir Gül / Feride Semir
Su, Bilge tabiatlıları temsil eder. Yani birini su ile tarif edecekleri zaman "Su gibi aziz ol" derler, Neden? su aziz'dir( yücedir, uludur, rahmet getirir vs.) de onun için. " Su küçüğün, söz büyüğün" deriz. Aziz olmaya daha layık olanın küçükler olması gerektiğini vurgulamak, onları Aziz insanlar olarak yetiştirmek için. Bir bardak bile olsa, suyu "sebil" adıyla dağıtırız, sebil ki iyiliktir. Su ve ekmek "ab u nân" bir cömertlik sembolüdür. Su ile ekmeği yan yana kullanıyorsa bir insan, cömertlikten bahsedecek demektir. Toprak ile su, faniliğin işaretidir. Çünkü insan toprak ve sudan ibarettir. Balçıktan yaratıldığımız için. Aslımız çamur olduğu için fanilik kuşatır bizi. Sonunda yine toprağa karışır maddi varlığımız. Bu yüzden fanilik bir tevazuun gereğidir. Biliyorsunuz, toprak da tevazu halindedir, suda. Su, başını yere koyarak akar. Büyüklenmez. Su kendisine itibar edene de etmeyene de ortak bir nimet sunar. Allah'ın rahmeti gibi… Güneş ayrım yapmaz, herkese ışığını eşit sunar, bunun karşılığında kimisi teşekkür eder, kulluğundaki hikmeti bilir, kimisi bilmez.
Su Kasidesi / İskender Pala
Sonunda kendimi inceledim ve içimde neler oluyor diye kendime baktım. Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki, ben yalnızca Allah'a inandığımda yaşıyordum. Allah'ı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. O'nu unuttuğum, O'na inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu.
Hazreti Muhammed / Lev Tolsto