Söz&Kalem Dergisi - Sena Elçi
Mübarek üç aylar, Hicri yılın 7. ayı olan Recep, 8. ayı olan Şaban ve 9. ayı olan Ramazan aylarıdır. Faziletli sayıldığı için bu dönemde ibadetler artırılır, günahlardan sakınılır. Recep ve Şaban bizleri Ramazan'ın manevi iklimine hazırlayan aylardır aslında. Bundan dolayıdır ki Recep için ekim, Şaban için bakım, Ramazan için ise mahsul ayı denmiştir. Her ne şekilde isimlendirilirse isimlendirilsin üç aylar bizler için rahmet ve bereket aylarıdır.
Son yıllarda üç aylara yeterince ihya edemiyoruz. Üç aylar gelip geçiyor fakat gereğince hazırlanmıyoruz. "Recep Allah'ın ayıdır, Şaban Peygamber ayıdır, Ramazan da ümmetinin ayıdır. Ayrıca Recep ayı, Regaip Kandili ve Miraç Kandil’ini; Şaban ayı Berat Kandil’ini ve Ramazan ayı da Kadir Gecesini barındırır."(Hadis-i Şerif). Madem üç aylar bu kadar bereketli ve önemlidir, rahmet mevsimidir o zaman bu rahmetin her şeyiyle faydalanalım. Peygamber efendimiz üç aylara önem verir ve "Ya Rabbi, Recep ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazan’a eriştir" diye dua ederdi. Recep kıymet ve değerini hemen kendinden sonra gelen Şaban ayından alır. Şaban kıymet ve değerini kendisinden sonra gelen Ramazan ayından alır. Ramazan ayı ise kıymet ve değerini o ayda nazil olan Kur'an'ı Kerim'den alır. Bu yüzden Ramazan ayını güzelleştirmek için Recep ve Şaban aylarımızı da güzel geçirmeliyiz. Heyecanla başlayıp bir iki gün sonra bıkan olmamalıyız. Heyecanla başlayıp sonuna kadar aynı heyecanla hatta daha büyük bir heyecanla gitmeliyiz. Çok büyük işler yapmaya gerek yok. Az ama devamlı bir program yapmalıyız. Bizi gerçekten ıslah edecek, Allah'a yaklaştıracak, iman esaslarını hayatımızın esası kılacak, Resulullah ve ashabının yolundan götürecek bir program olmalıdır.
Peygamber efendimiz diğer aylarda yaptığı ibadetleri bu aylarda daha da artırırdı. Peki biz Müslüman gençler üç aylarımızı nasıl ihya edebiliriz?
- Üç aylar rahmet mevsimidir. Ve bu rahmet mevsiminden en önemli olan şey insanın kendi içine dönüp kendiyle muhasebeye girmesidir. Çünkü yenilenmeye giriyoruz. Teşhis yapalım ki yenilenebilelim. Biz içimizi imar etmeden dışımızla uğraşıyoruz. Kendimizi kurtarmadan dünyayı kurtaramayız. Önce hastalığı tedavi etmeliyiz ki ona göre bir reçete çizebilelim. Sonra program oluşturma adımına geçebiliriz
-Farzlara riayet etmeliyiz. En büyük farz olan namaz için eksikliklerimizi tamamlamalıyız. Kaza namazlarımız varsa kılmalıyız.
-Cemaatle namazlara önem vermeliyiz. Bir çubuk tek başınayken kırılması kolaydır. Ama birden fazla olursa kırılması zor olur. Aynı şekilde tek namaz kılarken istikrarlı olmak bazen zor olabilir ama cemaatle olduğunda istikrar ve ayrıca maneviyata artar.
-Nafilelere önem vermeliyiz. Daha fazla sevap kazanmak maksadıyla yapıldığı için tabir câizse nafile ibadet, bir bakıma bonus puan olur. Ayrıca böyle kıymetli ayları nafile ibadetlerle süslemek de en güzelidir.
- Kur'an'ı Kerim'le daha fazla vakit geçirmeliyiz. Kur’an’ı sanki her gün bize geliyormuş gibi anlayarak okumalıyız. Kur'an'ı sadece Arapça okuyarak geçmemeliyiz. Kırık meal, tefsir ve üzerine tefekkür etmeliyiz.
- Okumak için kitap listesi çıkartmalıyız. Hadis, sahabe hayatı, fıkıh, kelam, vs. ‘de eksikliklerimizi varsa gidermeliyiz. Özellik bir Siyer kitabı okunabilir.
- Bu aylarda bol bol dua edilmelidir. Dualarımızı çoğaltmak için gayret etmeli. Bu rahmet mevsiminden mahrum kalmamalıyız. Hadisi şerifte buyrulduğu üzerine: “Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaip gecesi, Berat gecesi, cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi." Ayrıca başka bir hadiste Allah Resulü şöyle buyurmaktadır: “Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allah-u Teâlâ buyurur ki: ‘Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim’ Bu hâl, sabaha kadar devam eder. Geçmiş için tövbe geleceğe için de dua edilmelidir.”
- Bedenlerimiz ve midelerimiz belli bir disipline katılmalıdır. Mesela bedenlerimiz disipline katmak için uyku düzenimizi sağlamalıyız. Üç aylar bizi uyku düzenine, uyku ahlakına kavuşturmalıdır. Aynı şekilde midemizi de oruçla disiplin altına alabiliriz. Özellikle oruç ibadetine dikkat edilmelidir. Peygamber efendimiz üç aylarını oruçla geçirirdi. Aişe validemiz buyuruyor ki: “Resulullah’ın, hiçbir ayda, Şaban ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şabanın tamamını oruçla geçirirdi." (Buhari). Başka bir rivayette ise şöyle buyrulmaktadır: “Cennette öyle köşkler vardır ki, onlara ancak Recep ayında oruç tutanlar girer." (Deylemi) Bu yüzden oruçlarımıza önem vermeliyiz.
-Başkaları için değil yalnızca Allah için affetmeliyiz. Kırdıklarımızın gönlünü tamir etmeliyiz. Böyle mübarek aylarda kırgın ve küs kalmak, Müslümana yakışmaz.
- Temsil ve tebliğ sorumluluğumuzu hakkıyla kuşanmalıyız. Bu üç ayları hakkıyla yaşamanın yanında yaşatmaya da vesile olmalıyız. Davet ve tebliğ için harekete geçmeli mahrum olan yüreklere dokunmaya çalışmalıyız. Enes(r.a) rivayet edildiği üzere, Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır: " Bir Müslüman kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için istemedikçe gerçek manada iman etmiş olmaz."(Buhari-Müslim)
Binaenaleyh kardeşlerimizin de bu aydan istifade etmelerine vesile olmalıyız. Onlarında bu hayırda geri kalmamalarını sağlamalıyız. Nitekim hadiste buyrulduğu gibi, "Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir." (Tirmizi, İlim)
- Bu aylarda bol bol sadaka ve infak vermeliyiz. Muhtaç ve mağdur olan kardeşlerimize maddi ve manevi destek olmaya çalışmalıyız.
- "Allah’a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın."(Nisâ, 36) ayetini dikkatte alıp sıla-i rahim ziyaretlerini artırmalıyız. Akraba, hasta, komşu gibi yakınlarımızı ziyaret etmeliyiz. Bununla beraber anne ve babamıza hürmet göstermeli, onları memnun etmeliyiz. Dualarında yer edinmeye çalışmalıyız.
-Zikirlerimizi artırmalıyız. Günlük zikirler belirlenmeli ve üç aylarımızı bereketlendirmeliyiz. İmam Buhari’nin naklettiği hadise göre Peygamber Efendimiz, zikrin faziletini şöyle belirtmektedir:"Rabbini zikreden ile zikretmeyenin misali diri ile ölünün misali gibidir.’’ Ayrıca 5 vakit namazdan sonra tesbihat yapmalı ve güzel zikirlerle namazımızı süslemeliyiz. Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse her namazın sonunda Allah'a otuz üç defa 'suphanallah' der, otuz üç defa 'elhamdülillah' der, otuz üç defa 'Allah-u Ekber' derse bunların toplamı doksan dokuz eder. Yüze tamamlarken de 'Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yalnız o vardır. Şeriki de yoktur. Mülk onundur; Hamt da ona mahsustur, O her şeye kadirdir.' derse, günahları denizin köpüğü kadar olsa bile affolunur."(Müslim) Allah'ı anmak, O’na hamd ve şükretmek hem rızasına nail olmaya hem de günahlardan arınmaya vesile olur.
Üç aylarımız bu gibi manevi programlara göre geçirilmelidir. Fakat bu programlar sadece üç aylar ile kısıtlanmamalıdır. Diğer aylarda da yapılmaya çalışılmalı, ömrümüz ve zamanımız bereketlenmelidir. Peygamber Efendimiz, Recep ve Şaban aylarında ibadetlerini artırırdı. Ramazan ayını ise daha fazla verimli geçirirdi. Fakat Ramazan’dan sonra programını boşaltmaz, yine verimli geçirirdi ama biraz daha hafifletirdi. Bir Müslüman gencin her anı önemlidir. Üç aylarını da güzel bir şekilde ihya etmeli, gençliğini gerçek manada bir bahara çevirmelidir. Üç aylarımızın, bereketli ve faydalı geçmesi duasıyla…