Söz&Kalem Dergisi - Müzeyyen Sena Demirel
Kirliler arasından temizi bize sunup, gözlerimizin hasar almamasını isteyen Rabb’e sonsuz hamdolsun.¹
- Hayat böyle yaşanmaz dostum. Kıyafetlerine verdiğin önemi gözlerine, kulaklarına ve kalbine neden vermiyorsun! Dedi, gece full team film izleyip derste yatan arkadaşına.
Agresif bir kültürün monoton hayat tarzına itelediği bir dönemden geçiyoruz. Görünürde diplomalar yüzleyen ancak cehalet mezunlarının döneminde. Hayatı, herkes gibi yaşamanın en doğru yol olduğuna kendini ikna etmiş bir gençlik döneminde. Şu trend diziyi izlemezse genel kültüründen bir şeylerin eksik kalacağını düşünen ve oyuncuların tüm şeceresini dökülebilecek kıvamda ilgi odağını magazin haberlerine verenlerin çağında. Ancak daha da acı olan ve belki de sorunun baş kısmına işaret eden bir şey var ki; Popüler dizi ve filmlerin baş rollerinin adını çocuklarına koyabilecek kadar bunu benimseyen ebeveynler çağı da aynı zamanda. Tüm ailenin, muhabbet etmek varken çay saatini dizi saati olarak değiştirdiği bir dönem. Televizyonların eksik kaldığı, hep aynı senaryoları izlemekten bıktık diyerek internet sineması dönemi. Ruhların uyuştuğu, çocukların büyüyünce oyuncu olmak istediği ve içi boşaltılmış insanlık çağı bu çağ. Ölçüsüzlük, ahlaksızlık ve izansızlık çağı...
Global çağdaş dünya, mihverinden kopmuş durumda. Tüm güzelliklerin, iyilik ve toplumsal hakların çiğnendiği bir zamandan geçiriyoruz. Düşüncesiz insanlar yetişiyor çünkü düşünmeyi kerih görenler onları yönetiyor. “Ahlak” kavramının kaybolmaya yüz tuttuğunu, en azından toplum nezdinde diri kalması gerekirken bulanıklaşıp toz tuttuğunu görüyoruz. Tüm bu bozukluluk kelimenin tam anlamıyla “helal ve tayyip” eksikliğinden kaynaklanıyor. Evet, temizi ve helali bizden almaya çalışan Batı-l’dan kaynaklanıyor. Batı-l zalimdir, açgözlüdür, emperyalisttir. Batı-l ayrımcıdır, ırkçıdır, sömürgecidir. Batı-l dünyasının zenginliğinde ben, sen ve diğer herkes bir kukladır. Onun için yapacağı en büyük atak idraki körleştirmek ve aklı haz ve hız darbesiyle nakavt bırakmaktır. İşte bugün durumumuz tam olarak budur.
Peki, bu bir oyunsa ve Batı-l, bizi sürekli nakavt bırakıp yeniyorsa ateşi harlayan, oyun boyu tezahürat yapan nedir, kimlerdir? Cevap, zihin direksiyonunu eline alan medyadır. İfsadı kolaylaştıran, çabuklaştıran belaların en büyüğü kanıta ihtiyaç duyulmayacak biçimde açık ve net, ölçüsüz sinema ve filimlerdir. Çünkü Televizyon programları, filmler, müzik ve diğer medya içerikleri, toplumdaki kültürel ve sosyal normların şekillenmesinde etkilidir. Bugün, gençliğimiz ve çocuklarımız bu kadar duyarsızsa arkasındaki el kuşkusuz bu çarktır. Dolayısıyla, Medya, toplumun fikirlerini, değerlerini, inançlarını ve davranışlarını şekillendirmede önemli bir rol oynar. Gönül isterdi ki insanî ve İslâmî değerleri yansıtan bir mecra olsun, fakat durum böyle olsaydı şeytanın ve Batı-l’ın av yatağı neresi olacaktı?
Dünyada varoluş misyonunu unutan ve savsaklayan insan, daima yeryüzünde fesadın yaygınlaşmasına sebebiyet vermiştir. Kur’an’da bize bildirilen kıssalarda bunun en önemli örneklerini görüyoruz. Cehalet hönkürmeleri çoğaldıkça, tekinsiz ve yoz gidişat artar. Kötülüklerin reklamı yapıldıkça iyilik pas tutar, alıcısı kalmaz. Dinle istihza geçildikçe itibar olarak ilk mercii kabul edilmez. Aile birliğini bozuldukça mutlu ve özverili birey yetişmez. Sizden de ayandır ki; tüm bu tılsımlara vakıf olan kötülük çetesi tüm yapımcılarını, senaryo ve içeriklerini bu minvalde hazırlıyor. Sonuç ise ne yazık ki azlar ve muhsin kullar dışında onların istediği şekli alıyor.
Ve evet insan kendi eliyle, iradesiyle ve izni ile kendini Batı’nın zevzek isteklerine kurban etmek istiyor. Unutmayalım ki, “İnsanların bizzat kendi elleriyle işlediklerinden dolayı karada ve denizde düzen bozuldu. Fesat ortaya çıktı.”. Diye ferman buyurmaktadır Rabbimiz. Demektir ki, güreş salonuna çıkmayı kabul eden insandır. Kendini kendi kendine bitiren kendisidir. Onların ekmeğine yağ sürüp sonra avazı çıktığı kadar bağırarak feryad figan eden insandır. Ahh ki bozulduk, yıkıldık ve yok olduk diyen de insandır. Zira, İnsanın cevher kökleri çökertildiğinde, öz değerleriyle bağı koparıldığında akıl da kalp de parçalanır. Gaflet girdabında debelenenler hayrı ve şerri birbirinden ayıramaz.
- Bu oyunda şike var! Diye bağırdı rinkte bulunan adam.
- Kendi düşen ağlamaz derler sizin orda; seni tek vuruşla nakavt edince unutursun aslanım. Diyerek alayvari güldü Batı-lı rakibi.
İnsan yapısı gereği iyi ve kötü eylemleri yapacak istidattadır. Müslümanlar olarak tehlikelerin ve kurbanların çokluğundan bir hisse, bir ders almalı günümüz şartlarını iyi okuyarak medyanın toplumlar üzerindeki etkisini iyi bilmeliyiz. Bu, tercihten öte artık her bir Müslüman için gereklilik durumundadır. Bizi yere serip nakavt yapan ve bununla sözüm ona! Medeniyet getirdiğini iddia eden modernizme karşı ayağa kalkmak hepimizin en en asli vazifesi olmalıdır. Kabullenilmiş çaresizliği aşıp kış, yaz ve ayaz demeden cihaz ilmini öğrenip şeytan, batı ve avanelerinin kafasına balyozu da-ya-ma-mız LAZIM!
Şimdi etrafımıza bir bakalım; İyiliğe çağıranların sesi cılız çıkıyorken, sokaklarda billboardlardan, reklamlardan, eldeki telefon, tablet ve bilgisayarlardan kötülüğün çağrıcıları cüretkârca haykırıyorlar. İyiye dair, güzele dair tüm nasihatler, çağrılar onların gürültü ve şamatalarının arasında kaybolup gidiyor. İnkârcılar dediler ki: “Bu Kur’an’a kulak vermeyin, okunurken gürültü yapın, belki bastırırsınız.” ⁴ Günümüzde ehl-i küfrün yaptığı bundan farksız değildir. O zaman her birimiz ayrı ayrı seslerini bastırmaya, dizi ve filmlerinin kamera arkasını göstermeye ve sonlarının hiç kimsenin istemeyeceği bir son olacağına dair bilgilendirme yapmak zo-run-da-yız! Cehennemde yalnız kalmamak için bizi ve kardeşlerimizi kendileriyle alev alev ateşe atmak isteyen bu güruha karşın kendimizi de ailemizi de ve hatta onları da yakıtı ateş olan vadiden kurtarmaya çalışmalıyız! Davet etmeli, iyiliği paylaşmalı ve kötülüğü iyilikle tebdil edeblerden olmalıyız. Daha çok okumalı, yazmalı, bağırmalı ve bir taş da biz at-ma-lı-yız! Onlara el mi yaman bey mi yaman gös-ter-me-li-yiz! Hodri meydan diyerek nakavt bırakma sırası bizde olmalı artık
! Zo-run-da-yız! / Va-zi-fe-sin-de-yiz! / Gö-re-vin-de-yiz!
Allah muhafaza buyursun kör bir nefisle yola çıkıp tek tıkla bile onlara destek olursak, evlerimizde onları konuşur, reklamlarını yapar ve daha çok izlenmelerine sebebiyet verirsek ayetin uyarısını göz ardı etmiş oluruz. Hani , hidayet verenimiz şöyle buyurmuştu: Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!
- Neden sürekli dini ve insani paylaşımlar yapıyorsun diye sordu komşusu.
- Çünkü, Mekke’nin fethi için her bir Müslüman’ın ateş yakma emri vardı. Ben de Müslümanım ve ümmetin kalesinin içten fethedilmesi için ufak da olsa bir ateş yakmak benim görevimdir. ⁴
Kendini batıla kurban vermeyip; aklına, iradesine ve davasına sahip çıkanlardan olmak duasıyla...
¹ Nur, 31
² Rum, 41
³Hûd, 113
⁴ Fussilet, 26
⁵ Siyer bknz Mekke’nin Fethi