Evler, kapılar ve eşikleri..
Akşamüstü çekilen perdeler ve açılan ışıklar
Bir anda ve yavaşça yanan sokak lambaları
Eve varabilmek için yoldan geçen insanların hafif telaşlı adımları
Mutfaktan gelen çatal kaşık seslerinin coşkuyla yemek vaktini bekleyişleri
Binlerce derdi çehresinde saklayan simaların balkonda oturuşları ve susuşları
Bizimle beraber yürürken tüm yüklerimizi, çaresizliğimizi, dinginliklerimizi imtina etmeden yüklenen ama sürekli kapı eşiklerine hapsettiğimiz ayakkabılar ve şahit olamadıkları
Pencere kenarlarında eğreti duran saksılar ve dinledikleri
Yer yer içeri sızan ay ışığı ve göremedikleri
Divane misali esen rüzgâr ve içine alamadıkları
Gecenin zifirinde derdine çare arayan bir çift ayak ve beyhude çabaları
Bir duhâ vakti yoksulluğun içindeki varlığın yolculuğuna çıkan nemli bir göz ve uzak diyarlara namütenahi bakışları
Zamanı olmayan bir mekânda yaşamak isteyen bir saat ve ulaşamadıkları
İçine sonradan zuhur eden tüm murdar duyguları yok etmek isteyen bir kalp ve atamadıkları
Her daim bir hadisenin silsilesiyle dolan bir zihin ve boşaltamadıkları
Kendi hakikat âlemine yol almak isteyen asude bir nefes ve varamadıkları
Aniden çıkıveren vakitsiz vedalar ve sığdıramadıkları
Yıllardır sebatla beklenen bir yolcu ve kavuşamadıkları
Hayatın meşgalesinde kaybolan yüzlerce benlik ve bulamadıkları
Kasırganın önünde savrulan sivrisinekler misali çırpınan, kurtarılmayı bekleyen duygular ve baş edemedikleri
Gönül dünyasıyla hemhal olmuş, yaşadığı yerden bihaber, rabbiyle muhabbet eden narin bir yürek ve müteessir oldukları
Sahi insan zamandan ve mekandan münezzeh olmayışıyla ne kadar aciz..
Söz&Kalem | İremnur Tuna