1
Selim durakta tek başına beklemektedir. Birden yanına bir deli yanaşır.
Deli: sen ver, sana döner… Sen ver, sana döner… (sürekli tekrar eder)
Selim: yok… Para yok… Yok diyorum sana… Allah Allah… Çattık be.
Selim cebine bakar. Parmağını şıklatır ve bir anda her şey donar. Bir tek Selim hareket edebilmektedir.
Selim: ya hu cebimde sadece 10 TL var… Koskoca 10 TL’yi bu deliye mi vereyim. Hayır veremem… Öğrenci adamım… 10 TL çok fazla bu deli için... Ama baksana zavallı, muhtaç birine benziyor. Günah ya… 10 TL versem ne kaybım olur ki. Allah rızası içindir bir şey olmaz.
Parmağını tekrar şıklatır… Her şey tekrardan hareketlenmeye başlar.
Deli: Sen ver, sana döner…
Selim: Al bakalım… Boş yerlere harcama aa! Hadi güle güle!
Deli aynı sözleri tekrar ede ede gözden kaybolur.
Selim: Zeynel abi! Ne işin var burada!
Zeynel: Kardeşim nerelerdesin ya hu! Her yerde seni arıyorum ben de.
Selim: Sebep?
Zeynel: Al şu parayı.
Selim: Ne parası bu abi?
Zeynel: Kardeşim sen de öğrencisin ben de. Birbirimizi iyi anlıyoruz. Ben ilk geldiğim yıllarda maddi açıdan çok zorluk çektim. Sen de yenisin. Benim gibi zorluk çekmeni istemem. Al şunu. Başka da ihtiyacın olursa haber et bana.
Parmak şıklatır selim. Her şey dona kalır. Selim hariç…
Selim: Aman Allah’ım ben 10 TL verdim. Anında iki katı geldi! 20 TL! Yemin ediyorum mükemmel. Vallahi billahi mükemmel…
Parmak şıklatır. Her şey hareketlenir.
Selim: Allah razı olsun senden Zeynel abi. Çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok anlayışlısın. Ama bu parayı kabul edemem.
Zeynel: Olmaz sırf bunun için onca yol kat ettim. Al hadi!
Zeynel gözden kaybolur. Selim elindeki paraya bakıp güler.
2.
Selim bankta oturmaktadır. Telefonu çalar.
Selim: Alo! Ooo Murat! Valla ne olsun iyidir. Çok şükür. Sen nasılsın? İyi değil misin? Sebep? Acilen iki yüz liraya mı ihtiyacın var? Hmm…
Parmak şıklatır.
Selim: Hesabımda 250 lira var zaten. İki yüzü versem ay sonuna kadar 50 lirayla nasıl idare edeceğim? Ben öğrenciyim be kardeşim. Öğrenciden borç istenir mi! Ne yapacağım ben!
Parmağını tekrar şıklatır.
Selim: Tamam sen bana ibanını at ben hesaptan yollarım sana. Tamam? İki yüz lira. Tamam, hemen şimdi atıyorum.
...
Selim: Murat 200 lira attım sana kardeşim tamam? Hadi hayrını gör. Tamam, kardeşim sıkıntı yok. Helal olsun hadi sen de helal et. Görüşürüz. Selametle…
...
Selim: Daha kitap alacaktım. Kontörüm yarın bitiyor. Akbili de üç güne yenilemem gerekiyor. Ne yapacağım ben.
Amca: Selim!
Selim: Amca!
Amca: Ulan Allah başıma senin kadar taş yağdırsaydı da sen olmasaydın be! Niye başkası değil de sen! Yarabbi imtihanın gerçekten de zor.
Selim: Ne oldu amca!
Amca: Al şu parayı.
Selim: N..Ne.. Ne parası bu?
Amca: Sana ne! Üzümünü ye bağını sorma!
Selim: Ama amca öyle olur mu?
Amca: Senden nefret ediyorum. Meymenetsiz!
Selim: Nereye!.. Allah Allah… 500 lira mı? Yarabbi bayılacağım şimdi. İki katından daha fazla!
Kuzen: Ooo! Kuzen ne yapıyorsun burada.
Selim: Kuzen! Az önce çok tuhaf bir şey oldu.
Kuzen: Ne oldu?
Selim: Amcam bana tam 500 lira verdi. Benden nefret eden amcam bana 500 lira verdi. Hem de sebepsiz yere! Verdi ve öylece çekip gitti. Üstelik senden nefret ediyorum da dedi!
Kuzen: Aaa o 500 lira sana mı düştü kuzen. Çok sevindim. Helal olsun şanslıymışsın.
Selim: Nasıl yani!
Kuzen: Biz onunla bir tartışmaya girdik. Biliyorsun tartışmalarda bir anda gaza gelir kendisi.
Selim: Evet?
Kuzen: Bir anda dedi ki: “Kimin söylediği yanlışsa o kişi karşısına çıkan ilk akrabaya tam 500 lira verecek. Anlaştık mı?” Anlaştık. Nitekim benim dediğim çıktı ve o 500 lirayı da bu sebeplen sana verdi.
Parmak şıklatır Selim. Her şey donar, o hariç.
Selim: Vaaaay bee. Allaaahııım… İki yüz lira verdim. Bana 500 lira geldi. Ahahahahahahah… Yemin ediyorum bu bitcoinden bile daha kârlııı… ahahahah. En karlı ticaret bu olmalı… Baksana bir veriyorsun kaç katı birden sana geri geliyor ahahhahhaha
Parmak şıklatır.
Kuzen: Her neyse görüşmek üzere kuzen paranın tadını çıkar.
Selim: Aaa! Şey! Tartışma konusu neydi çok merak ettim.
Kuzen: Güneş kendi etrafında döner mi dönmez mi?
Selim: Dönmez tabi ki de! Değil mi?
Kuzen: Döner.
Selim: Yok artık! Güneş kendi etrafında dönemez!
Kuzen: İnanmıyorsan elindeki 500 liraya sor.
Selim: Tabiki de döner! Şükürler olsun döndüğüne!
Paraya bakar, koklar, öper, güler ve sahne kararır.
3.
Selim koltukta oturmaktadır.
Selim: Mesaj geldi! Kimden acaba.
Mesaj: Her yıl milyonlarca kuş milyonlarca tüy dökmekte. Siz de tüy yazıp boşluk bırakın ardından bağış yazın ve 9999’a gönderin. Sizin de bir bağışınız olsun. Tüy cemiyeti…
Selim: Ne bu böyle! Milyonlarca kuş tüy dökmekte, eee? Ne olmuş yani, bana ne bundan. Bu bağışla ne yapacaksınız. Yastık falan mı? Tüyleri kuşlara tekrardan mı takacaksınız! Ne yani! Bir saniye… Allah rızası için veriyorum sonuçta. Hihihi… Bağışımızı yapalım biz. Evet, ne yazıyorduk. Tüy… Boşluk bırak… Bağış… 9999’a gönder. Evet gönderdim. Hem ne olacak ki canım üç beş bir şey alırlar muhtemelen.
Mesaj gelir.
Selim: Aha! Hemen de geri dönüş yaptılar. Vallahi hak ediyorlar yardımı.
Mesaj: Tebrikler! Tüy cemiyetine yapmış olduğunuz bin TL’lik yardım başarıyla gerçekleşmiştir. Teşekkür etmekle birlikte, vay be... Duygulandım gerçekten… Şu ana kadar yardım yapan tek kişi sizsiniz biliyor musunuz? Davamız bir bizim… Zira her yıl milyonlarca kuş milyonlarca tüy dökmekte. (Tüy Cemiyeti)
Selim: Aaaaaaa! Hayıır! Bittim beeeen! Bütün param gitti benim. Aahhh anaaam. Aaah güzel anaam. Bittim beeen. Ne yapacağım şimdi beeen. Ahhhh… Ulan ne idüğü belirsiz bir cemiyete biiiin TL kaptırdıım. Üstelik niçin onu da bilmiyorum. Milyonlarca kuş tüy dökmekte. Bana ne beeee. Ahhhhh…
Diz çöküp yere yığılır. Bir süre öylece ağlayıp durur.
Selim: Hayır. Hayır. Kaybetmedim. Sen ver, sana döner. Sen ver, sana döner. Dönecek. Verdiğimin kat kat daha fazlası dönecek. Tek yapmam gereken sabretmek. Evet, sabredeceğim. Gelecek.
Kapı çalar.
Selim: Amca!
Amca: …
Selim: Amca!
Amca: Zıkkım!
Selim: … Iıı… Hoş geldin amca! Buyur gel içeri. Amca! Bir şey ister misin? Su, çay falan…
Amca: Hayır.
Selim: Getireyim ya, güzel olur bence.
Amca: Hayır.
Selim: Sebep?
Amca: Getireceğin şey de senin gibi meymenetsiz olur muhtemelen.
Selim: Tamam, yeğenin olabilirim, ama kırıcı oluyorsun amca.
Amca: Cam mısın sen!
Selim: Kırılmak için ille de cam olmaya gerek yok.
Amca: …
Selim: Eee? Amca… İkram kabul etmediğine göre işini hemen halledip gitmek istiyorsun. Ne işin var benimle.
Amca: Edepsiz! Al şunu!
Selim: Ne bu?
Amca: …
Selim: Tamam... Burada bir sürü para var.
Amca: Beş bin TL
Parmağını şıklatır. Her yer dona kalır. Birden yere yığılır. Öylece zarfa bakıyordur. Bir süre sonra gülmeye başlar. Gülmesi kahkahaya dönüşür.
Selim: Biliyordum… Geleceğini biliyordum… hahahahah... kıymetlimissssss…
Parmağını tekrar şıklatır. Her şey hareket eder.
Selim: Amca! Bu para çok fazla! Ben bunu alamam.
Amca: Ağzını büzme öyle! Çakacağım bir tane şimdi! Meymenetsiz!
Amca çeker gider.
Selim: Taaam beş katııı… Ahahahahahh
Kapı tekrar çalar.
Selim: Kuzen!
Kuzen: Selim!
Selim: Kuzen!
Kuzen: Selim!
Selim: Kuzeeen!
Kuzen: Kendine gel! Ne oldu?
Selim: Benden nefret eden amcam bana az önce taam beş biin TL verdi!
Kuzen: Aa verdi demek. Tamam. Ben de onun için geldim. Bak bu iyiliğimi unutma.
Selim: Sen mi vesile oldun.
Kuzen: Tabi! Sevgili kuzenim için ben ayarladım her şeyi!
Selim: Allah senden razı olsun kuzen! Sen kuzenlerin… En kuzenisin.
Kuzen: O nasıl övgü öyle?
Selim: Dayanamayacağım gel sarılayım sana!
Kuzen: Ne sevindin be! Bilseydim çok önceden ayarlardım. Çok basitti benim için.
Selim: Ne basiti kuzen ya… Sen de… Beş bin TL basit mi Allah aşkına!
Kuzen: Beş bin TL derken?
Selim: Beş bin TL işte… Sayende amcam bana beş bin TL verdi. Nasıl bilmiyorum ama verdi. Hakikaten nasıl başardın bunu?
Kuzen: Haa beş bin TL diyorsun yani…
Selim: Evet beş bin… TL
Kuzen: Kuzen! Sanırım ortada bir yanlış anlaşılma var.
Selim: Ne gibi?
Kuzen: Kimse sana beş bin TL vermedi. O senin değil.
Selim: Nasıl yani?
Kuzen: Eyvaaaah! Çok kötü oldu bee.
Selim: Ne?
Kuzen: Bak. Amcamın ATM’ye para yatırması gerekiyordu. Benden de yatırmamı istedi. O an aklıma sen geldin. Hani aranız kötü ya sizin. Belki aranızdaki buzlar erir diye düşündüm ve ben de bilmiyorum dedim. Ama Selim o işlerden anlıyor dedim. Onun bursu falan var. Sürekli bankayla işi oluyor dedim. Olmaz dedi. Ondan yardım istemem dedi. Tamam, sen parayı ona ver, hiç açıklama yapma, senden sonra ben gider Selim’e anlatırım derdini dedim. Sırf ona bir iyiliğin dokunsun da ona sevimli görünesin diye… Yoksa yanlış anlamanı istemezdim. Kusura bakma lütfen…
Selim: ...
Kuzen: Kuzen?
Selim: ...
Kuzen: Neyse geç oldu. Zarfı bana ver de gidip ATM’ye yatırayım… Kuzen?
Selim: Benim…
Kuzen: Efendim?
Selim: Benim!
Kuzen: Hayır. Amcanın o para.
Selim: Sadece benim!
Kuzen zarfı hızla kapar ve kaçmaya çalışır. Selim arkadan tutup yere yatırır onu.
Selim: Beniiiiim!!!
Kuzen: Hoşt ulan. Ne çıktı içinden böyle bee
Selim: Kıymetlimisssss!
Kuzen: Siz kimsiniz! Bırak beni.
Kuzen kurtarır kendini ve kapıdan kaçar. Selim öylece yerde kalır.
Selim: Aaaaaahhhh… Aaaaaahhhhh… Benim ooo… Aaaahhhh… Beniiimmm. Ya rabbi! Ya rabbi! Daha kötü ne gelebilir ki başıma! Aaahhhh…
O anda mesaj gelir.
Mesaj: İyi günler değerli halkımız. Son günlerde tüy cemiyeti adında biri size mesaj atarsa lütfen itibar etmeyiniz. Zira kendileri bir dolandırıcıdır. Zaten yolladığı mesaj görülür görülmez dolandırıcı olduğu hemen anlaşılmaktadır. Mesaja baksanıza: “Her yıl milyonlarca kuş milyonlarca tüy dökmektedir.” Eee? Ne yapalım? Hıh… Bu mesajı görüp de bağış yapan da ne bileyim yani… (İl Merkez Emniyet Müdürlüğü)
Telefon yere düşer. Tüm vücudunu titreme sarar.
4.
Selim bankta oturmaktadır. Sessizdir. Eliyle sinek kovar gibi yapar. Ama bunu korkuyla yapar. Deli gibidir. Sonra ağlamaya başlar.
Deli: Sen ver, sana döner. Sen ver, sana döner…
Selim, parmağını şıklatır. Her şey durur.
Selim: Her şey senin yüzünden oldu deli herif! Ne kadar verirsem daha fazlası bana geri döner sandım. Bu fikri sen aklıma soktun. Senin yüzünden parasız kaldım şimdi. Ama sorun sende değil bende. Bir delinin aklına uyulur mu hiç! Salağım ben! Delinin aklı mı olur!
Deli: belki de vardır!
Selim korkudan yere yığılır. Deli de gülümseyerek ona bakmaktadır. Selim parmak şıklatır. Her şey hareket etmeye başlar. Deli eski haline döner ve aynı sözleri tekrarlar. Selim yine parmak şıklatır. Her şey durur ve delide bir akıllının gülümsemesi belirir. Selim bunu üç defa yapar.
Selim: Sen! Nasıl?
Deliyi incelemeye başlar. Ağzını, gözünü, saçını…
Deli: Yeter!
Selim: Burası benim iç âlemim. Sen nasıl hareket edebiliyorsun ki?
Deli: Benim işim bu. İç âlemlere seyahat eder, insanlara yardımcı olurum.
Selim: Vaaay dıştan deli, ama içten boyutlar arası seyahat edebilen bir veli…
Deli: Öyle de denebilir.
Selim: Demek insanlara yardımcı oluyorsun ha?
Delim: Evet.
Selim: Tamam bana bin lira ver.
Deli: Benim yardımım maddi değil manevi.
Selim: Ohooo sen de olmuyorsun. Maneviye ihtiyacım yok, maddi lazım bana.
Deli: Az önce bir sinekten korktun!
Selim: Sen nerden gördün! Tamam! Olabilir! Ama bunlar hep maddi eksiklikten kaynaklanıyor.
Deli: Maddi yoksunluğun seni deliliğe ittiğini iddia ediyorsun. O zaman desene dünyada bir tane akıllı fakir yok.
Selim: Onu demek istemedim. Sadece paramın olmaması beni çok zorluyor. Ve paramın olmaması da tamamen senin suçun! “Sen ver, sana döner” dedin ama dönmedi. Tamam, ilkinde geldi ama en son verdiğimde gelmedi!
Deli: Evlat vermenin özü halis niyettedir. Niyet değişti mi sonuç da değişir. Niyetini düzeltmen lazım! Her hareketin Allah için olmalı. Allah için yapılmayan, hiç için yapılır. Ayrıca gidip de tüy cemiyetine de bağış yapmazsın yani!
Selim: Heey!
Deli: Başka yer mi bulamadın! Deli misin?
Selim: Sensin deli!
Deli: İki tür delilik vardır. Birincisi akıllının deliliği, ikincisi akılsızın deliliği… Seninki akıllının olmadığı kesin!
Selim: Sen ne biçim velisin! Beni motive etmen gerekirken dalga geçiyorsun benimle!
Deli: O dediğin filmlerde olur. Hadi ben kaçar.
Bu sefer deli parmak şıklatır. Her şey hareket eder.
Deli: Sen ver, sana döner... Sen ver, sana döner...
Selim deli gidene kadar ona bakar. Deli tam çıkmadan evvel Selim’e döner.
Deli: Tüy cemiyeti! … ahahahahah
Selim: Yürü git! Deli herif!
Selim: Ahhh… Ya rabbi! Ben dersimi aldım. Bundan sonra niyetim hep sen olacaksın. Ya rabbi rızık da sendendir. Sana güvenim sonsuzdur. İmtihan edersin ama terk etmezsin. Beni yolundan ayırma.
Mesaj gelir.
Mesaj: Sevgili yeğenim. Hesabına beş yüz lira gönderdim. Öğrenci adamsın sen. İhtiyacın olur diye düşündüm. Güle güle kullan tamam mı teyzeciğim.
Selim gülümsüyordur. Parmak şıklatır. Suratında şeytani bir gülüş vardır.
Selim: Demek böyle dua edince de para geliyormuş. Kıymetlimisss… Ahahahahha
Kendine tokat atar.
Selim: Ne yapıyorsun sen! Kendine gel! Halis niyetin dışına çıkmak yok. Sadece Allah rızası olacak! Hadi! Bize gelen parayla sadaka verelim de bereketi artsın.
Parmak şıklatır ve sahneden çıkar.
SON
Söz&Kalem Dergisi / Yunus Çetin