Söz&Kalem-Mustafa Gözel
Medreseler, İslam dünyasında eğitim ve ilim hayatının temel yapı taşlarını oluşturmuş önemli kurumlar olarak tarih boyunca büyük bir rol oynamıştır. Hem bilimsel ilerlemelerin hem de toplumsal ve kültürel değişimlerin merkezi olmuş, birçok alanda bilgi üretimi ve aktarımı sağlamıştır. Medreseler, İslam’ın temel öğretilerini, yeni Müslüman olmuş topluluklara aktarmada önemli rollere imza atmıştır. Sadece bir bilgi aktarımı değil, aynı zamanda manevi ve ahlaki olarak toplumların gelişimine öncülük etmiştir.
İslam, gittiği coğrafyalara yalnızca askeri zaferleriyle değil; aynı zamanda eğitim, mimari ve ahlaki değerlerle de yayılmıştır. Anadolu, Endülüs (İspanya), Mısır, Irak, Hint Yarımadası, Asya, Afrika ve daha birçok coğrafya, İslam medeniyeti ile tanışmış ve bugün önemli eserlere ev sahipliği yapmaktadırlar. Medreseler, dinî ilimlerin yanı sıra tıp, astronomi, matematik, coğrafya, felsefe ve mantık gibi bilim dallarında da önemli katkılar sağlamış olup bu anlamda dünyaya çok önemli bir miras bırakmıştır.
Medreselerdeki eğitim programları, genç nesilleri sadece dini olarak değil, aynı zamanda bilimsel açıdan da donatmış ve böylece medrese kültürü, dönemin en yükseköğretim kurumu haline gelmiştir. Birçok bilim insanı, filozof ve matematikçi, medreselerde yetişmiş ve büyük katkılar sağlamıştır. İbn-i Sina, Farabi, İbn-i Rüşd gibi isimler, medrese eğitimi alarak dünya bilim tarihinde önemli yer edinmişlerdir.
Medrese geleneği, tarihsel olarak Moğol İstilası, Haçlı Seferleri ve Müslümanlar arasındaki iç savaşlardan etkilenmiş ve bu süreçlerde önemli zorluklarla karşılaşmıştır. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen, medrese eğitimi, köklü geçmişinden aldığı güçle günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başarmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, medrese sisteminin etkisi belirgin bir şekilde zayıflamış olsa da, medrese eğitiminin ruhu, özellikle Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Şeyh Said ve Bediüzzaman Said Nursî gibi mütefekkir ve direnişçi şahsiyetlerin yetişmesiyle devam etmiştir. Bu dönemde, medreseler, sadece dini eğitim değil, aynı zamanda toplumsal direnişi sürdüren mütefekkir âlimlerin yetişmesine olanak sağlamıştır.
Medreselerin etkisinin en zayıf olduğu dönemlerde dahi, toplumu derinden etkileyen ve büyük düşünsel dönüşümlere yol açan mütefekkirler yetiştirmeyi başarmıştır. Bu, medrese sisteminin tarihsel boyunca sadece eğitimle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal yapıyı şekillendiren bir kurum olarak varlığını sürdürmesinin bir göstergesidir.
Gelişen modern dünyada, medreselerin eskisi gibi toplumu ihya eden, direnişçi ve üretici pozisyonu kaybetmiş olmasına rağmen, eğitim alanındaki katkıları hala geçerliliğini korumaktadır. Medrese eğitimi, modern eğitim modellerine göre farklı bir yapı arz etmekle birlikte, eğitim anlayışının derinliği ve çok yönlülüğü bakımından hala daha ileri bir seviyededir. Modern dünya ve mevcut eğitim şartları, medreselerin bu özelliğini göz ardı etse de, medrese geleneğinin sunduğu eğitim anlayışının kapsamı ve faydası, bugün bile açıkça gözlemlenebilir.
Klasik medreselerde verilen eğitim, geniş bir yelpazede farklı ders ve ilim alanlarını kapsar. Bu dersler arasında Fıkıh (İslam Hukuku), Tefsir, Kelam, Akaid (İslam İnanç Esasları), Mantık, Tasavvuf ve Hadis gibi temel ilimler yer alır. Bu ilimler, öğrencilerin derinlemesine bilgi edinmelerini sağlamak amacıyla kapsamlı bir müfredat dâhilinde sunulurdu. Bu derslerde uzmanlaşmak ve daha derin bir anlayış geliştirmek için Sarf ve Nahiv gibi dil bilgisel ve gramer ilimlerine başvurulur. Bu yöntem, hem dini metinlerin doğru bir şekilde anlaşılmasına hem de İslam düşüncesinin çeşitli alanlarında sağlam bir temel oluşturulmasına olanak tanır.
Medreselerin Temel Eğitim Yöntemleri
Medrese eğitiminde temel yöntemler, oldukça derinlemesine ve etkili bir öğretim süreci sunan çeşitli tekniklerden oluşur. Kullanılan temel yöntemler arasında kitaba dayalı sınıf sistemi, metin ezberi, karşılıklı ders tekrarı (müzakere) , sonraki dersin incelenmesi (mütalaa) ve soru-cevap gibi teknikler yer almaktadır.
Kitaba Dayalı Sınıf Sistemi: Medreselerdeki sınıf sistemi, modern anlamda bir sınıf yapısından ziyade, kitap sistemi üzerine kurulmuş bir eğitim modeline dayanır. Medrese eğitiminde, talebeler belirli bir müfredat doğrultusunda seviyelerine göre gruplandırılır ve eğitim süreçleri genellikle hocalar tarafından yönlendirilir. Modern sınıf sistemine benzer bir yapıdan ziyade, daha çok kitaba dayalı bir sıralama ve öğrenme sürecine göre belirlenen bir hiyerarşi söz konusu.
Medreselerde modern sınıf sisteminden ziyade, talebeler genellikle aynı seviyedeki dersleri işleyen gruplarda yer alırlar. Hevalders (ders arkadaşlığı) olarak adlandırılan bu gruplar, aynı dersin işlendiği ve aynı seviyedeki talebelerden oluşur. Bu gruplar içinde kitaplar üzerinden yapılan ilerlemeler, talebelerin bir arada çalışma ve öğrenme süreçlerini belirler.
Üst seviyedeki kitaplarda yer alan talebeler, alt seviyedeki kitaplarda yer alan talebelerle müzakere yaparak, önceki derslerini tekrar ederek temellerini güçlendirir ve aynı zamanda alt seviyedeki talebelerin derslerini anlamalarına yardımcı olurlar.
Metin Ezberi: Medrese eğitim modelinin temel unsurlarından biri, metinlerin ezberlenmesi üzerine yoğunlaşmaktır. Özellikle önemli kitaplar, talebeler tarafından ezberlenir. Bu metinler genellikle şerh (daha detaylı açıklamalar içeren) kitaplar üzerinden çalışılır. Talebe, o gün işlediği şerhin, metnini ezberleyerek derinlemesine öğrenmeye başlar. Bu süreçte, ezberler genellikle medresenin avlusunda, koridorunda veya mescidinde yapılır. Ezberleme işlemi sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa gerçekleştirilir. Ayakta git-gel metin ezberleme yöntemi, bu eğitimin önemli bir parçasıdır. Öğrenciler, aktif bir şekilde hareket ederken sesli olarak metni tekrar ederler, bu da öğrenmenin daha kalıcı olmasını sağlar. Ayrıca, uzun süre oturmaktan kaçınılarak fiziksel sağlık da göz önünde bulundurulmuş olur.
Müzakere: Müzakere, medrese eğitiminde sadece metinlerin ezberlenmesini değil, aynı zamanda bu metinlerin derinlemesine anlaşılmasını ve tartışılmasını sağlamayı amaçlar. Klasik medrese kültüründe sınıf sistemi değil, kitap sistemi uygulanır. Müfredatta bulunan her kitabın bir seviyesi vardır ve sırasıyla bu kitaplar talebelere ders olarak sunulur. Aynı kitabı işleyen talebeler "hevalders" olarak aynı sınıfta yer alır ve dersin ardından bu talebeler bir araya gelir. Her talebe, tıpkı bir hoca gibi, dersi diğer talebelere anlatır. Bu süreç, talebenin dersin anlamadığı yerlerini keşfetmesine, işaretlediği noktaları diğer arkadaşlarına aktarmasına ve dolayısıyla dersten öğrenilen bilgilerin kalıcı hale gelmesine olanak sağlar. Bu işlem, dersi aldıktan hemen sonraki saatler ve akşam saatleri olmak üzere en az iki defa tekrarlanır. Bu tür bir karşılıklı ders tekrarı, öğrencilerin bilgiye daha derinlemesine nüfuz etmelerini sağlar.
Mütalaa: Ertesi gün alınacak dersin üzerinde metin okuması… Mütalaa süreci, sonraki metnin ya da dersin talebeler tarafından birkaç kez gözden geçirilmesi ile gerçekleşir. Bu süreç, talebelerin metni anlamaya yönelik ilk aşamada basit okuma yapmalarını sağlar. İlk okuma, genellikle metnin genel çerçevesini ve ana hatlarını kavrayabilmek için yapılır ve çoğunlukla akşam saatlerinde gerçekleşir. Mütalaa, aynı zamanda bilgiyi pekiştirme ve hafızada kalıcılığını sağlama amacı güder.
Soru-Cevap Yöntemi: Medrese eğitiminde soru-cevap yöntemi de sıklıkla kullanılmaktadır. Talebeler, hocaya çeşitli sorular sorar, hocası da bu soruları yanıtlar ve talebenin anlamadığı noktaları açıklar. Bu yöntem, talebenin konuyu daha iyi anlamasına ve herhangi bir eksiklik veya yanlış anlamayı ortadan kaldırmasına yardımcı olur.
Medreseler, İslam dünyasında eğitim ve ilim hayatının temel taşlarını oluşturmuş, tarihsel zorluklara rağmen önemli bir kültürel miras bırakmıştır. Hem dini hem de bilimsel alanlarda sağladığı katkılarla, birçok bilim insanının yetişmesine olanak tanımıştır. Modern eğitim sistemlerinden farklı olsa da, medrese eğitim anlayışının derinliği ve çok yönlülüğü hâlâ değerini korumaktadır.
Allah’a emanet olun.