Gitmeden Öğren sayfamızda bu ay sizlere Batı Afrika ülkesi Nijer’i tanıtmaya çalışacağım. Denize kıyısı bulunmayan Nijer; Kuzeyde Cezayir, Kuzeydoğuda Libya, Doğuda Çad, Güneyde Nijerya, Güneybatıda Benin ve Burkina Faso, Batıda Mali ile komşudur. Fransız sömürgesi iken 3 Ağustos 1960’ta bağımsızlığına kavuşan Nijer, yüzölçümüyle Batı Afrika’nın en büyük ülkesidir.
Nijer bugün dünyanın en yoksul birkaç ülkesinden biridir. Nüfusun üçte biri açlık sorunu ile karşı karşıyadır. Kişi başı ortalama yıllık gelir 400 dolar civarındadır; ancak ülke sahip olduğu genç nüfus (%49’u 15 yaş altı) ve zengin yer altı kaynaklarıyla ciddi bir potansiyel barındırmaktadır. Sahip olduğu yaklaşık 300 bin ton uranyum rezerviyle bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Nijer, yer altı kaynaklarını kendi çıkarları için kullanamamanın sıkıntısını yaşamaktadır. Öyle ki sömürge sonrası dönemin bağlayıcı anlaşmaları, Fransa’yı hala Nijer’de ayrıcalıklı konumda tutmakta, bu ayrıcalıklar madenlerin işletilmesi ve satışına da yansımaktadır. Zengin maden kaynaklarına rağmen ülke ekonomisi tarım, hayvancılık ve madenciliğe dayanmaktadır. Milli gelirin %40’ı tarımdan sağlanırken, istihdamın %80’i de bu sektöre aittir.
Nijer’in tarihine değinecek olursak; İslam orduları 666 yılında Kuzeydoğu Nijer’deki Kavar’ı fethetmiş, ancak İslamiyet’in bölgede kalıcı hâle gelmesi 10. yüzyılda gerçekleşmiştir. 19. yüzyılın ortalarında Fizan’ın Osmanlı Devleti tarafından bir sancak merkezi yapılmasını takiben, önce Nijer’in doğusundaki Kavar Sultanı, ardından yüzyılın sonlarına doğru Çad’ın kuzeyindeki Tibular Osmanlı’ya tabi olmuştur. Nijer’in bugünkü sınırları 20. yüzyıl başlarında kıtanın iki büyük sömürgeci gücü olan İngiltere ve Fransa’nın bölgenin paylaşımı konusunda kendi aralarında anlaşmasından sonra şekillenmiştir.
20. yüzyılın başlarında Fransızlar, Batı Afrika’daki sömürgeci uygulamaları kapsamında Nijer’in batısını işgal etmiş ve Senegal-Çad arasında kalan bu bölgeyi Yukarı Senegal-Nijer olarak isimlendirmiştir. Osmanlı Devleti, kıtadaki varlığının sona erdiği 1912 yılına kadar, Fransız işgaline karşı kendilerine iletilen yardım taleplerine kayıtsız kalmamış, ancak devletin dört bir yanında devam eden savaşlar bu desteğin sınırlı düzeyde kalmasına sebep olmuştur. Böylece Nijer yüzyılın ilk çeyreğinde tamamıyla Fransız sömürgesi hâline gelmiştir. Sömürge dönemi boyunca Fransızlar Nijer’de İslam’a ve Müslümanlara karşı son derece katı politikalar izlemiş, topluma liderlik eden âlimler ve tarikat önderleri hapse atılmış, pek çoğu da öldürülmüştür.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, kıtadaki diğer pek çok devlet gibi Fransa’nın denizaşırı toprağı statüsü kabul edilen Nijer; 1956 yılında özerkliğini, 1958 yılında kısmi bağımsızlığını, 3 Ağustos 1960’ta da tam bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığın ardından devlet başkanlığına getirilen Hamani Diori 1974 yılına kadar bu görevde kalmış, 1974 yılında çok partili sisteme geçilmesine karşın ülke, 1993 yılına kadar askerî rejim tarafından idare edilmiştir. Diori döneminden başlayarak pek çok darbe ve darbe girişimine sahne olan ülke, geride kalan 60 yıllık süreçte genellikle cunta yönetimlerinin kontrolünde kalmıştır.
2010 yılında gerçekleşen son askerî darbenin ardından 2011 yılındaki seçimleri Mahamadou Issoufou kazanmış ve cumhurbaşkanı olmuştur. 2016 yılında düzenlenen seçimlerin ikinci turunda %92,5 oy alarak ikinci kez seçilen Issoufou, halenn bu görevdedir. Başbakanlık koltuğunda ise Issoufou ile birlikte 2011 yılında göreve gelen Brigi Rafini bulunmaktadır.
Zengin maden yataklarına sahip olmasına rağmen sömürge nedeniyle dünyanın en fakir ülkeleri arasında gösterilen Nijer’in gezilecek yerleri de oldukça mütevazıdır. Muammer Kaddafi’nin Nijer’e hediyesi olarak inşa edilen Büyük Camii (Grande Mosque) başkent Niamey’de bulunuyor. Büyük Camii Nijer’in en çok ziyaretçi çeken yapılarındadır. Boubon Adası, Nijer’i gezmek isteyenlerin uğrak noktalarından. Kano ile nehir turu sonrası Boubon Adası’na ulaşabilirsiniz. Su aygırları ile ünlü bu adada pek çok aktivite yapılabiliyor. Batı Afrika’nın en iyi ulusal müzeleri arasında yer alan Nijer Ulusal Müze ve Hayvanat Bahçesi‘nde tarihi, arkeolojik ve folklorik eserler sergileniyor. Bölgedeki birçok hayvan türünü barındıran hayvanat bahçesi ise şehrin görülmeye değer diğer yerlerinden.
Pirincin hayli fazla tüketildiği Nijer yemekleri içinde patates, mısır, fasulye, et, balık ve tavuk gibi gıdalar önemli yer tutuyor. Bu nedenle ülkede yemeklerin çoğunda bu gıdaları görmek mümkün olmaktadır. Bir tür kurutulmuş et olan Ogbono, Nijer yemekleri içinde oldukça sevilen bir lezzet. Bu eti sade olarak tüketebileceğiniz gibi çeşitli yemeklerin içinde eklenmiş bir şekilde de tüketebiliyorsunuz. Alev çıkaran ızgaraların sıcağında bütün halinde pişirilen güvercin eti, Nijer’in en sevilen lezzetleri arasında bulunuyor ve bölge halkı tarafından çok fazla tüketiliyor. Eğer denk gelirseniz siz de bu lezzeti deneyebilirsiniz. Nijer’e seyahat etmek isteyen Türkiye vatandaşlarının Nijer’e seyahat ederken vize alması gerekmektedir.
Batı Afrika’nın yeraltı kaynakları bakımından zengin ancak dünyanın en fakir ülkelerinden bir olan Nijer’i sizlere tanıtmaya çalıştım. Bir başka yazımda bambaşka diyarlarda görüşmek dileğiyle.
Yazıyı videolu haliyle izlemek isteyenler için:
https://www.youtube.com/watch?v=sFZwBdbm2Hs&list=PLHN2o3HOFUTfsMRzzLZEAQyICB7NAl6dx&index=11
Söz&Kalem | Muhsin Şenol